0546 506 50 06

İnfantil Yutkunma (Anormal Yutkunma) Nedir, Dil İtimi Nedir?

Bazen kliniğimizin kapısından giren küçük bir hastanın gülüşüne baktığımda, dişlerindeki çapraşıklığın ardında yatan asıl hikayeyi hemen görürüm. Aileler genellikle “Ön dişleri bir türlü kapanmıyor” ya da “Dişlerinin arası çok açık” gibi şikayetlerle gelir. Aslında, çoğu zaman farkında olmadıkları bir “sessiz sabotajcı” iş başındadır: infantil yutkunma. Bu makalede, Mersin’de infantil yutkunma bozukluğu olarak da bilinen bu durumun ne olduğunu, çocuklarda anormal yutkunma tedavisi için hangi adımları attığımızı ve dilin dişler arasına girmesi sorunu çözülmezse ne gibi daha büyük problemlere yol açabileceğini tüm detaylarıyla, samimi bir dille anlatacağım.

Her Şeyin Başladığı Yer: İnfantil Yutkunma Tam Olarak Nedir?

Aslında her şey çok masum başlıyor. Bebekler, anne karnından getirdikleri bir refleksle yutkunurlar. Bu yutkunma şeklinde dil, besini alabilmek için dudaklar ve diş etleri arasına girer. Bu duruma “infantil yutkunma” yani bebek tipi yutkunma diyoruz ve bu, bebeklik döneminde tamamen normal, hatta hayati bir reflekstir. Yani, ortada bir sorun yok.

Sorun, çocuk büyüdükçe bu alışkanlığın devam etmesiyle ortaya çıkıyor. Genellikle 4 ila 7 yaş arasında, süt dişlerinin yerini kalıcı dişlere bırakmaya başlamasıyla birlikte, yutkunma şeklimizin de “olgunlaşması” gerekir. Olgun yutkunmada dil, dişlere temas etmeden, ucuyla doğrudan damağın ön kısmına (hemen ön dişlerin arkasındaki pütürlü bölgeye) yaslanır ve dalga hareketiyle lokmayı geriye iter. İşte bu geçiş olmadığında, yani çocuk 8-9 yaşına gelmesine rağmen hala bebek gibi dilini dişlerinin arasına sokarak yutkunuyorsa, buna “atipik yutkunma” veya “anormal yutkunma” diyoruz. Benim gözlemim şu ki, ebeveynler genellikle bu durumu fark etmezler çünkü çok doğal bir süreç gibi görünür. Çocuk yemeğini yiyor, suyunu içiyor, yani fonksiyonel bir sorun yok gibi duruyor. Ama dilin o sürekli, istikrarlı ve güçlü itişi, dişlerin konumunu yavaş yavaş değiştiriyor.

Peki, Bu Alışkanlık Neden Devam Eder? Anormal Yutkunmanın Kökenleri

Bir alışkanlığın neden terk edilmediğini anlamak, onu çözmenin ilk adımıdır. En sık gördüğüm sorunlardan biri, aslında altta yatan bir solunum problemi. Eğer bir çocuk, büyümüş geniz eti, sürekli alerjik nezle veya bademcik sorunları yüzünden burnundan rahat nefes alamıyorsa, ağız solunumuna geçer. Ağızdan nefes alabilmek için de dilini istemsizce daha önde ve aşağıda konumlandırmak zorunda kalır. Bu pozisyon, zamanla yutkunma alışkanlığına dönüşür. Yani dil, aslında olması gereken yerde duramıyor çünkü hava yolunu tıkamak istemiyor.

Bunun dışında uzun süreli emzik veya biberon kullanımı, parmak emme gibi alışkanlıklar da dilin yanlış konumda kalmasına ve anormal yutkunmanın yerleşmesine neden olabilir. Bazen de dil bağı (ankiloglossi) olarak bilinen, dilin altındaki zarın kısa olması durumu, dilin damağa doğru rahatça hareket etmesini engeller. Bu da dilin yutkunma sırasında ileri doğru itilmekten başka çaresi kalmamasına yol açar. Kısacası, bu sadece “kötü bir alışkanlık” değil, çoğu zaman altında yatan fizyolojik bir sebebin sonucu.

“Sadece Bir Yutkunma Şekli” Demeyin: Düzeltilmezse Ortaya Çıkan Sorunlar

Günde ortalama kaç kez yutkunduğumuzu hiç düşündünüz mü? Yaklaşık 2000 kez. Şimdi dilinizin her yutkunmada ön dişlerinize uyguladığı o hafif ama sürekli kuvveti hayal edin. Yıllar boyunca her gün 2000 kez tekrarlanan bu itme, en güçlü dişleri bile yerinden oynatabilir. Bu durumun yol açtığı sorunlar ise hiç de azımsanacak gibi değil.

Kliniğimize gelen bir genç hastamızın hikayesi aklıma geliyor. Yıllarca farklı yerlerde diş teli tedavisi görmüş ama bir türlü ön dişleri bir araya gelmiyordu. Teller çıkınca kısa sürede yeniden açılıyordu. Aile haklı olarak “Neden sonuç alamıyoruz?” diye soruyordu. Detaylı bir muayene yaptığımızda, kimsenin odaklanmadığı inatçı bir dil itimi alışkanlığı olduğunu gördük. Yani, ortodontik tedaviyle dişleri bir araya getirmeye çalışırken, dil her gün binlerce kez onları tekrar iterek ayırıyordu. Motor çalışırken aynı anda frene basmak gibi bir durumdu bu. Sorunun kaynağını, yani yutkunmayı tedavi etmeden, sadece sonucu (açık kapanışı) düzeltmeye çalışmak, ne yazık ki boşa kürek çekmekten farksız olabiliyor.

İşte anormal yutkunmanın en yaygın sonuçları:

  • Ön Açık Kapanış (Anterior Open Bite): En tipik sonucudur. Hasta arka dişlerini sıktığında, ön dişler arasında dikey bir boşluk kalır, birbirine değmez. Bu boşluk, tam da dilin yutkunurken girdiği yerdir.
  • Dişlerde Fırlaklık: Dilin sürekli itmesi, özellikle üst ön dişlerin öne doğru fırlamasına ve aralarının açılmasına neden olur.
  • Konuşma Bozuklukları: Dil, olması gereken yerde durmadığı için bazı seslerin üretimini zorlaştırır. Özellikle ‘s’, ‘ş’, ‘t’, ‘d’ gibi sesler peltek çıkabilir.
  • Yüz Estetiğinde Değişimler: Kronik ağız solunumu ile birleştiğinde, yüzün dikey yönde uzamasına, daha yorgun ve donuk bir ifadeye neden olabilir.

Doğru Zamanlama Çok Önemli: İnfantil Yutkunma Ne Zaman Düzeltilmeli?

Bu konuda “ne kadar erken o kadar iyi” demek her zaman doğru değil. Genellikle 7-8 yaş civarı, yani ön kalıcı kesici dişlerin sürdüğü dönem, müdahale için ideal bir pencere sunar. Bu yaşta çocuk, hem egzersizleri anlayıp uygulayabilecek bilişsel olgunluğa erişmiş olur hem de çene ve diş gelişimi henüz aktif olduğu için yönlendirmeye daha açıktır. Zaten tüm çocukların 7 yaşında bir ortodonti uzmanı tarafından muayene edilmesini önermemizin en temel nedenlerinden biri de bu gibi iskeletsel ve fonksiyonel sorunları erken teşhis etmektir. Bu ilk muayene hakkında daha fazla bilgi için çocuklarda ortodonti yazımıza göz atabilirsiniz.

İlk Adım: Yutkunmayı Yeniden Eğitmek (Miyofonksiyonel Terapi ve Egzersizler)

Tedavide ilk hedefimiz, cerrahi veya aparey kullanmak değil, kasları yeniden eğitmektir. Buna “miyofonksiyonel terapi” diyoruz. Amaç basit: Dilin yanlış hareketini unutturup, doğru yutkunma paternini beyne yeniden öğretmek. Aslında bu, dil için bir nevi spor salonu. Hastalarımıza evde düzenli olarak yapmaları için basit ama etkili egzersizler veriyoruz.

İşte en temel egzersizlerden birkaçı:

  • Düğme Egzersizi: Temiz bir düğmenin içinden bir diş ipi geçiririz. Hastadan, düğmeyi dudakları ile dişlerinin arasına sıkıştırıp, biz ipi hafifçe çekerken dudak kaslarıyla onu içeride tutmasını isteriz. Bu, dudak kaslarını güçlendirir.
  • Ortodontik Lastik Egzersizi: Küçük bir ortodontik lastiği dilin ucuna yerleştirip, hastadan bu lastiği damağın önündeki pütürlü bölgeye yapıştırmasını ve yutkunurken orada tutmasını isteriz. Bu, dilin doğru pozisyonu öğrenmesi için harika bir yöntemdir.
  • Su ile Yutkunma Pratiği: Hastadan küçük bir yudum su almasını, dudaklarını gevşek bırakıp arka dişlerini sıkmasını ve dilini damağına dayayarak suyu yutmasını isteriz. Yutkunma sırasında dudaklarda ve çene ucunda hiçbir kasılma olmamalıdır.

Bu egzersizlerde kilit nokta sabır ve tutarlılık. Günde sadece 10-15 dakika ayırmak bile birkaç ay içinde harika sonuçlar doğurabiliyor. Çocuğun bu sürece motive olması ve ailenin desteği ise tedavinin başarısı için olmazsa olmaz.

mersin açık kapanış görseli

Egzersizler Tek Başına Yeterli Olmadığında: Ortodonti Nasıl Devreye Girer?

Bazen alışkanlık o kadar kökleşmiştir ki, sadece egzersizler yeterli olmaz. Veya yutkunma bozukluğu, dişlerde ve çenede çoktan bir deformasyon yaratmıştır. İşte bu noktada, bir Mersin ortodontist olarak biz devreye giriyoruz ve tedaviyi üç aşamada ele alıyoruz.

1. Önleyici ve Durdurucu Ortodonti (Erken Dönem Müdahaleleri)

Bu aşamadaki amacımız, alışkanlığı kırmak ve daha fazla hasar oluşmasını engellemektir. Bunun için “alışkanlık kırıcı apareyler” kullanırız. En bilineni, “dil engelleyici” veya “tongue crib” dediğimiz apareydir. Bu, üst çeneye takılan sabit veya takılıp çıkarılabilen bir apareydir ve damağın ön kısmında, dilin dişlere ulaşmasını engelleyen küçük bir “çit” veya “paravan” bulunur. Bu aparey acı vermez; sadece dil öne geldiğinde ona bir engel teşkil ederek sürekli bir hatırlatıcı görevi görür. Dil, bu engele çarptıkça, zamanla geriye ve yukarıya, yani doğru pozisyona gitmeyi öğrenir. Bazen bu apareyler, hareketli ortodontik apareyler içine de entegre edilebilir.

2. Düzeltici Ortodonti (Var Olan Bozukluğun Tedavisi)

Alışkanlığı kontrol altına aldıktan sonra, sıra mevcut diş ve çene bozukluğunu düzeltmeye gelir. Eğer bir ön açık kapanış oluşmuşsa, bunu kapatmak için genellikle kapsamlı bir ortodontik tedavi gerekir. Bu aşamada en sık başvurduğumuz yöntemler şunlardır:

  • Metal veya Şeffaf Braketlerle Diş Teli Tedavisi: Açık kapanışı kapatmak ve dişleri ideal konumlarına getirmek için en etkili ve öngörülebilir yöntemlerden biridir. Dişlere yapıştırılan braketler ve teller aracılığıyla kontrollü kuvvetler uygulanarak dişler hareket ettirilir.
  • Şeffaf Plak Tedavisi: Günümüz teknolojisiyle, özellikle hafif ve orta şiddetteki açık kapanış vakaları şeffaf plak tedavisi ile de başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Plakların üzerine yerleştirilen özel ataşmanlar ve elastiklerin kullanımıyla dişlere gerekli dikey hareketler yaptırılabilir.

Hangi yöntemin uygun olacağı, vakanın şiddetine ve hastanın beklentilerine göre detaylı bir analiz sonrası belirlenir.

3. Pekiştirme Tedavisi (Sonuçları Koruma)

Belki de en kritik aşama budur. Ortodontik tedaviyle mükemmel bir sonuç elde ettik diyelim. Eğer altta yatan hatalı yutkunma alışkanlığı tam olarak düzeltilmediyse, teller veya plaklar çıkarıldıktan kısa bir süre sonra dil, dişleri tekrar itmeye başlar ve “nüks” dediğimiz durum kaçınılmaz olur. Bu yüzden, aktif tedavi bittikten sonra hem dişlerin konumunu koruyacak pekiştirme apareylerinin düzenli kullanılmasını hem de olgun yutkunma paterninin tam olarak yerleştiğinden emin olmayı hedefleriz. Başarılı bir pekiştirme tedavisi, kazanılan gülüşün ömür boyu kalıcı olmasının anahtarıdır.

Mersin’de İnfantil Yutkunma Tedavisi: Bütüncül Yaklaşımımız

Kliniğimizde, Mersin ortodonti alanında bu tür vakalara sadece dişleri düzelten bir mekanik süreç olarak bakmıyoruz. Bizim için başarı, sorunun kökenine inmekle başlar. Çoğu zaman bir kulak burun boğaz (KBB) uzmanı ve gerekirse bir dil ve konuşma terapisti ile iş birliği içinde çalışırız. Önce solunum yolunun açık olduğundan emin olur, sonra dilin fonksiyonunu düzeltir ve en son olarak da dişlerin estetik ve fonksiyonel olarak doğru konumlarına gelmesini sağlarız. Unutmayın, hedef sadece düzgün dişler değil, aynı zamanda sağlıklı bir fonksiyon ve bu sayede kalıcı bir sonuçtur.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Çocuğumun yanlış yutkunduğunu evde nasıl anlayabilirim? Yutkunurken dudaklarını kuvvetlice sıkması, çene ucunda portakal kabuğu gibi bir buruşma olması (mental kas aktivitesi), yemek yerken veya su içerken ağız kenarından sızdırma gibi belirtiler şüphe uyandırabilir. En net teşhis için bir ortodonti uzmanı muayenesi gerekir.

Dil engelleyici aparey acı verir mi veya konuşmayı etkiler mi? İlk takıldığında birkaç gün süren bir alışma dönemi olur. Dilin farklı bir yere değmesi nedeniyle konuşmada hafif bir peltekleşme olabilir ancak bu durum 1-2 hafta içinde tamamen düzelir. Aparey kesinlikle acı vermez, sadece bir hatırlatıcıdır.

Yutkunma terapisi ve egzersizler ne kadar sürer? Bu, tamamen hastanın yaşına, motivasyonuna ve alışkanlığın ne kadar köklü olduğuna bağlıdır. Düzenli yapıldığında, genellikle 3-6 ay arasında yeni yutkunma paterni yerleşmeye başlar.

Yetişkinlerde de infantil yutkunma tedavisi yapılır mı? Evet, kesinlikle yapılır. Birçok yetişkin, yıllardır süregelen diş problemlerinin veya başarısız ortodontik tedavi denemelerinin altında bu alışkanlığın yattığını fark etmez. Tedavi prensipleri çocuklar ile benzerdir; miyofonksiyonel terapi ve ardından düzeltici ortodonti uygulanır.

Bu tedaviler SGK kapsamında mıdır? Ortodontik tedavilerin SGK tarafından karşılanma koşulları yaşa ve belirli şartlara bağlıdır. Bu konuda en güncel ve detaylı bilgiyi özel sağlık sigortası ve SGK ile ilgili yazımızda bulabilirsiniz.

Sonuç olarak, infantil yutkunma, göründüğünden çok daha önemli ve kapsamlı sonuçları olan bir durumdur. Eğer çocuğunuzun gülüşünde, konuşmasında veya yutkunma şeklinde bir anormallik fark ederseniz, bunu “zamanla düzelir” diye ertelemeyin. Erken yaşta atılacak doğru adımlar, ileride hem daha karmaşık ve masraflı tedavilerin önüne geçer hem de çocuğunuzun sağlıklı bir çene ve yüz gelişimine sahip olmasını sağlar. Unutmayın, fonksiyon düzelmeden estetik kalıcı olmaz.


📚 Kaynaklar ve Referanslar

Bu makalede sunulan bilgiler, ortodonti alanındaki genel kabul görmüş prensiplere ve aşağıda belirtilen otoritelerin belirlediği standartlara uygun olarak, Uzm. Dt. Caner Büyükkaya’nın klinik tecrübesiyle birleştirilerek hazırlanmıştır.

  • American Association of Orthodontists (AAO)
  • Türk Dişhekimleri Birliği (TDB)

Site İçi Referanslar:


Mersin'de size özel bir gülüş tasarımı için Mersin Ortodontist Uzm. Dr. Caner Büyükkaya ile iletişime geçebilirsiniz. Kliniğimizde sunduğumuz diş teli ve modern şeffaf plak çözümleri hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

Kliniğimizin İletişim ve Konum Bilgileri

Uzm. Dt. Caner Büyükkaya Ortodonti Kliniği
Özler, Gazi Mustafa Kemal Blv. No:351 Apartmanı Kat 2/4
33130 Yenişehir / Mersin
☎ 0546 506 50 06

📍 Haritayı Görüntüle

Uzm. Dt. Caner Büyükkaya, Akdeniz’in sağlık ve bilim merkezlerinden Mersin’de doğmuş, 2017 yılında Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden dereceyle mezun olmuştur. Üniversite eğitimi sırasında, Yrd. Doç. Dr. Sezer Demirbuğa danışmanlığında hazırladığı “Beyaz Nokta Lezyonlarında Tedavi Yöntemleri” başlıklı mezuniyet teziyle akademik kariyerine ilk adımını atmıştır (PDF: Beyaz Nokta Lezyonları Tezi). Mezuniyet sonrası bir yıl süreyle Mersin’de genel diş hekimi olarak hizmet vermiş, ardından Türkiye genelinde yapılan Diş Hekimliği Uzmanlık Sınavı’nda (DUS) 64. sırada yer alarak Gaziantep Üniversitesi Ortodonti Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimine hak kazanmıştır. Uzmanlık eğitimi sürecinde, Doç. Dr. Ayşegül Güleç danışmanlığında hazırladığı “Farklı Sutur Ossifikasyon Derecesine Sahip Hastalarda Mini-Vida Destekli Hızlı Üst Çene Genişletmesinin Yüz, Kafa Tabanı ve Temporomandibular Eklem Bölgesindeki Etkilerinin 3 Boyutlu Sonlu Elemanlar Analizi ile İncelenmesi” başlıklı teziyle ortodontik biyomekanik alanında özgün bir araştırmaya imza atmıştır (YÖK Tez Merkezi: Uzmanlık Tezi). 2021 yılında, Türk Ortodonti Derneği tarafından yayımlanan kongre kitabında yer alan “High Angle Hastada Modifiye Akkaya Vertikal Protraksiyon Apareyi: Olgu Sunumu” başlıklı çalışmasıyla bilimsel literatüre katkıda bulunmuştur (PDF: Kongre Makalesi). Uzmanlık süresi boyunca çok sayıda bilimsel kongre, seminer ve eğitim programına katılmış; edindiği bilgi ve tecrübeyi doğup büyüdüğü Mersin’e taşıyarak, Yenişehir’de kurduğu özel ortodonti kliniğinde hasta kabulüne başlamıştır. Günümüzde, şeffaf plak tedavisi, sabit ortodontik apareyler, çene ortopedisi ve gülüş estetiği gibi alanlarda bireyselleştirilmiş tedavi hizmeti sunmaktadır. Evli ve iki çocuk babası olan Caner Büyükkaya, Türk Ortodonti Derneği ve Türk Diş Hekimleri Birliği üyesidir.

Related Posts